Çok önemli itiraflarda bulunmadan önce belirtmeliyim ki birazdan okuyacağın şeyler çok hoşuna gitmeyebilir baştan uyarayım. Kim bu sosyal medya bağımlısı fenomen diye merak ettin değil mi? Fenomen ve sosyal medyayı aynı cümlede kullanınca benim de senin gibi aklıma makyaj videosu çeken youtuberlar, Şeyma Subaşı’lar falan geliyor. Aslında kazın ayağı tam olarak öyle değil. Fenomen kelimesinin kökeni Fransızca’dan geliyor ve yaygın kullanımının çok dışında bir karşılığı var. Duyularla algılanabilen her şey aslında fenomen kelimesinin en kapsamlı açıklaması diyebiliriz. Duyular ve sosyal medya kelimeleri nasıl birlikte çok tezatsa, fenomen ve sosyal medya kelimelerini de birlikte kullanmak o derece tezat aslında. Madem bu kadar anlamsız şeye şimdiye kadar göz yumdun başlığın gerçekçi olmamasına da bir şey diyeceğini çok sanmıyorum. Başlıkta ufak bir sosyal deney var aslında . İlgini çekip bu yazıya bir tık attıysan bu deney gösteriyor ki Şeyma Subaşı’nı sana takip ettiren şey ile bu yazıyı okumana neden olan şey aynı. Merak ettiysen söyleyeyim nedir bu şey? Tabii ki Merak! Ha bu arada ben Şeyma Subaşı değilim.
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI
Telefona yarım saat bakmayınca her şeyi kaçırıyorum hissine kapılıyor musun? Ya da sabah kalktığında daha yüzünü yıkamadan ilk yaptığın şey mesela Instagram’a girmek mi? Cevabın evetse büyük olasılıkla sosyal medya bağımlısısın. Bağımlı kelimesi kulağa hoş gelmiyor biliyorum ama maalesef çoğumuz için geçerli bir kavram ve eğer önlem almazsak çok ciddi psikolojik durumlarla baş başa kalabiliriz. Ha delirmeyiz belki ama insan çok duygusal bir varlık ve sosyal medyadan fazlasıyla etkileniyor. Hep bir kıyaslama içinde. Başkalarının hep kendisinden daha mutlu olduğunu düşünüyor, hafta sonu dışarda yaptığı kahvaltıyı paylaşmazsa eksik kalırım düşüncesi var hep, fotoğraflarına gelen ‘’like’’ sayısına göre değerli ya da değersiz hissediyor, ‘’Eğlendiğimi göstermem lazım.’’ düşüncesi hâkim hep. Bir insanı takipçi sayısına göre değerlendirmek fazlasıyla yüzeysel geliyor bana. Az takipçisi varsa ‘’vasat’’ çok takipçisi varsa ‘’popüler’’ diye nitelemek biraz insafsızca değil mi sence de?
Hazır yeri gelmişken bu konuyu Black Mirror’ın Nosedive Bölümü öyle bir işlemiş ki! İlk dakikadan anlıyorsun zaten. Tablo o kadar tanık ki! Bölümde Instagram’ı temel alıyor, ama aslında tüm sosyal medya manyaklığına çok net ve sağlam bir şekilde eleştiri var. Bana kalırsa bu bölümde yaşananlar uzak gelecekte falan değil, bizzat günümüzde olup bitenler. Bu kadar sosyal medyada yaşamamamız lazım, gerçek hayatı es geçiyoruz bu şekilde. Hiç kullanmayın tabii ki tercih meselesi. Kullanın ama hastanede kolunuzda serum bağlıyken fotoğraf atmayıverin mesela ölmezsiniz! Kısaca bu kadar ilgi bağımlısı olmayın. Peki, bu psikolojik bağımlılığı azaltmak için ne yapmak lazım? Tabii ki sosyal medya detoksu!
Nedir Bu Sosyal Medya Detoksu? Nasıl Yapılır?
Detoks dediğimiz şey ‘’Sadeleşme, arınma, tazelenme’’ demek aslında. Hayatımızın her alanına uygulayabileceğimiz bu kavramı bu sefer sosyal medya üzerinde uygulayalım. Başta biraz zor olacak ama sonrasında nefes alma ve gerçek hayatın içinde yaşama garantili! Herkesin uygulama biçimi farklı ama örnek vermek gerekirse;
Günde telefonda ne kadar vakit geçiriyorsanız bu süreyi azaltın bunun süresini ayarlamak size kalmış. Mesela günde 3 saat harcıyorsunuz diyelim bunu yarım saat kısaltabilirsiniz, sonra 1 saat, kademe kademe yani. Birden yüklenmeyin bünyede şok etkisi yaratabiliyor. Bazıları bu detoksu telefondan uygulamayı silerek yapıyor ama gerek yok yavaş yavaş yapın siz hem böylece otokontrolünüzü de test etme imkânı bulursunuz. Bir taşla iki kuş! Bir de gün içinde girmek yerine daha çok akşamları (yatmadan önce de değil) girmeyi alışkanlık haline getirmeye çalışın böylelikle gün içinde dikkatiniz dağılmaz.
Sosyal Medya Detoksu Yapmanın 3 Büyük Faydası
- En önemli faydası ne biliyor musunuz? Kesinlikle zaman. Zamanınız size kalıyor! Belki fark etmiyoruz ama o kadar çok başkalarının hayatlarıyla meşgul olarak zaman kaybediyoruz ki! Gerçekten azaltmak gerek şu meredi!
- Karşılaştırma duygusunu minimuma çekiyorsunuz. Ne kadar çok sosyal medyada vakit geçirirseniz o kadar çok profil geziyorsunuz bu da istemsiz bir kıyaslamaya çekiyor insanı. O yüzden az zaman az kıyaslama. Ha tamamen kıyaslamayı yok ettiğini söylemek saçma olur çünkü insanın zaten varoluşunda olan bir kavram. Sosyal medyadan önce de insanlar kıyaslıyorlardı bir şeyleri. ‘’ Bak Ruşen amcanın oğlu Sedat’ a ‘’ tanıdık geldi dimi?
- Son olarak gerçek dünyada anı yaşıyorsunuz. Yaptığınız her aktiviteyi her anı sosyal medyada duyurmak/göstermek zorunda değilsiniz. Paylaşamadım diye eksiklik hissetmenize de gerek yok. Bırakın anın tadını çıkarın. Herkesin her yaptığınızı bilmesine gerek yok.